24 Temmuz 2013 Çarşamba

Gerçeklik Duygusu

"Bir şeyin gerçekliğine inanmakla onun gerçek olması arasında çok fark vardır. Buna rağmen aşırı bir güvenle inandığımız olaylar vardır. hepimiz iş yerimizi bulacağımıza, yolda kaybolmayacağımıza inanırız. Bunun gibi, düşen bir taşın yere doğru yol alacağına da inanırız. Bu inanca sahip olmak için ne Newton'un çekim kanununu ne de onun Einstein tarafından değiştirilmiş şeklini bilmek şarttır.

Bu güven duygusu nereden geliyor ? Bana öyle geliyor ki, güvenimizi tekrara ve şartlanmaya borçluyuz. Bir taşı on defa bıraksak hep düştüğünü görüyoruz ve ona göre şartlanıyoruz.

Bu şartlanma deneysel olmayabilir, aynı sloganların defalarca tekrarlanması bizi şartlandırabilir. -bilimsel gerçek- sloganında olduğu gibi.

Demek ki alışkanlıklar birçok hallerde gerçeklilik duygusu yaratıyor. Bu gerçeklilik duygusu çok kere yerindedir. Fakat bazı hallerde hiç yerinde değildir. Örneğin yavaş hızla hareket eden sistemlerde yaptığımız deneylere bakarak zamanın hızının  sistemin hızına tâbi olacağına inanmamamız, zamanı mutlak kabul etmemiz halinde olduğu gibi.

Mutlaklık duygusu da bir nevi şartlanmadır: hiç değişmeyen mutlak kanunlar, mutlak gerçekler bulma arzusunda, şartımızı değiştirmemek, olduğumuz yerde kalmak özlemi vardır. Bu bir bakıma yeniliğe karşı direniştir. Daha derin bir tahlille belki de ucunda ölüm korkusu yatmaktadır. Bilgilerimizin mutlak doğru olmasını istiyoruz. Madem ki biz öleceğiz, hiç olmazsa bilgilerimiz, fikirlerimiz mutlak olarak yaşasın. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder