9 Nisan 2011 Cumartesi

Nicolaus Copernicus (1473 - 1543)

   Yine beni pek de ilgilendirmeyen birinin hayatına kısaca değineceğim.

    Copernicus da çok duyduğum bir isimdi. Neden? Çünkü, bu amca, evren hakkındaki bilimsel görüşün kurucusu ve uyguladığı yöntemler bakımından bilimin öncülerindendir. Yaşam tarzıymış, yaptıklarıymış, tam bir örnekmiş kendisi bizlere.

   Yaşadığı dönemde insan, evrenin merkezi idi ve dünya sadece insanoğlu için yaratılmıştı. Din ve kamuoyu böyle diyordu. Olaya yine engizisyonu karıştıracak olursak ki mecburuz, Copernicus'un ölümünden çok sonra dahi onun fikirlerini savunanları yakarak cezalandırıyordu ... Copernicus böyle bir ortamda nasıl başarılı olabildi ?

  Copernicus, İstanbul'un türkler tarafından alınmasından 20 yıl sonra Polonya'nın Baltık kıyısına yakınVistula ırmağı üzerindeki liman şehri Torun'da dünyaya gözlerini açtı. Sahil şehri çocuğu olduğundan çeşitli gemicilerden dünya üzerine hikayeler dinleyerek büyüdü. 10 yaşında babasını kaybetti. Kilise papazı rahip Lucas Watzelrode dayısı idi. Yeğen'inin eğitimi  öğrenimini üzerine alarak önce kilisede dinsel eğitim verdi. Sonra Cracow üniversitesine hukuk öğrenmesi için yolladı. Öğrenimini tamamlamadan Frauenburg'a rahip olarak atandı. O zaman hem öğrenci hem de rahip olunabiliyordu. Copernicus'un öğrencilik yılları amerika kıtasının keşfi dönemine rastlar. Ve yine bu dönem, dünya hızlı bir değişim süreci geçirmektedir.

  1496 yılında İtalya'da Bologna Üniversitesi'ne geçiş yapar. Burada geçen 4 yılı içinde, İtalya'da aynı zamanda; Papa Alexandr Borgia VI, Cezar Borgia, Ludovico Sforza, Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Machiavelli kişiler yaşamaktaydı. Yani rönesasn henüz filizleniyordu oralarda.


    Copernicus hukuk, astronomi, matematik ve yunanca öğrendi. İlk kültürel eserini 1509'da yayınladı. Zamanın modası ve geçim kaynağı olan astrolojiye asla yüz vermedi. Eserde ayın çabuk hareketi, gezegenlerin hareketlerindeki değişmeler gibi gözlemlere dayanan konular vardı. Ardından "gökyüzü kürelerinin dönüşleri" adlı kitabını yazdı. Dünya'nın güneş merkezi çevresinde dönebileceği fikrini ortaya attı. ( amanın) Fakat bunu ortaya öyle bir attı ki, sanki kendi düşüncesi değil de geçmişten devalınmış bir gelişmeymiş gibi ortaya atarak engizisyonculardan paçasını kurtarabildi. Dönemin ünlü bilim üstadları ile birlikte de çalıştı. Onlarla ortak gözlemler de yaptı. Kısaca üstadlardan faydalandı. Bunların arasında astronom Novara ve trigonometri ustası Lauchen de vardı.  Lauchen'in hazırladığı trigonometri cetvelleri günümüzde hala kullanılmaktadır.

   Copernicus, ömrünün son yıllarında en önemli eserini, dostu Lauchen'in de yardımlarıyla yazıp tamamlayabildi. Hatta kitabı da dostu sayesinde bastırabildi. Bu kitabında, insanın hiçbir şeyin merkezi olmadığını, dünyanın ise insanların evi olduğunu ve kendi sistemindeki diğer gezegenler gibi güneş çevresinde döndüğünü, yalnız insanoğlunun kendisi bilmesi ve tanıması gerektiğini önemle vurguladı. Dolayısı ile bu eser, yayınlandığı dönem çevresinde geniş yankılar yarattı. Hatta bu görüşlerin sadece bir hipotez (varsayım) olduğunu ileri sürdüler. 69 yaşında, iyice yaşlanmış olan Copernicus bu duyduğuna inanamadı resmen şok geçirdi. Doğal olarak da şevki kırıldı. 1543 mayıs başında kitabın basımı tamamlanıp Copernicus'a da bir kopyası verildi ama bu şoktan sonra adamcağız kitabı ne yapmıştır bilinmez ...

        " Kendisinde, kilise ile reformasyonun en iyi taraflarını birleştirmeyi başarmıştı. Copernicus, Polonya'da doğmuş, İtalya'da eğitilmiş bir rönesans çocuğu olarak, modern dünyanın babası sayılmıştı. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder