8 Şubat 2011 Salı

etobur bitkiler

     
     Ve en sevdiklerimden birine geldi sıra. Et yiyen bitkilere ... İlk oluşumları sırasında bitkilerin yaşaması için gerekli olan temel gerensinimleri onları toprağa çeşitli şekillerde bağladı. Bunların başında, güneşten gelen enerji, havadaki oksijen ve karbondioksit, topraktan alınan su ve çeşitli mineraller gelir.

      Et yiyici bitkilerin yaşam çevreleri de bu bakımda diğer bitkilerden farklıdır. Onlar genellikle asitli, mineral yönünden fakir, bataklık, taze su ile beslenen çayır ve savan bölgelerde bulunurlar. Bu özellikteki bölgelerde et yiyen bitki populasyonu fazla olur.

      Taze suyla beslenen birçok çayır ve bataklığın bitki örtüsü zenginliği ile insanları büyüler. Buralarda, yosun,eğreltiotu, orkid gibi türler bulunur. toprak nemli ve siyah görüntüsü ile çok besleyici izlenimi bırakır fakat kimyasal analiz sonucu böyle toprakların mineral bakımından fakir olduğu anlaşılmıştır. Kahverengi sular son derece asitli olur ve asitli su ile bol yağış alan yerlerde kıymetli mineraller erir.

      Ilıman iklimlerde, yüksek oranda bulunan bakteriyel devinim ve mikroorganizmalar, genellikle, kıt olan mineral stokunu tüketir ve daha büyük bitkilere bırakmazlar.

      Yakın gözlemler sonucu koyu renk eriyik toprağın; ince kum ve steril karbon ile kömürümsü bir maddenin bileşimi olduğu görülür. Böylelikle, bu tür koşullara kendini adapte ederek yaşamını sürdürüp, üreyebilen bitkilerin başka bir kaynaktan yararlanmaları gerekir.

      Yani buradan şu sonuca ulaşıyoruz, mineral gereksinimini karşılayabilmek için bazı bitkiler böcekleri ve ufak hayvanları yemek ve öğütmek yeteneğini geliştirmişlerdir. Böcek ve hayvanları av yaparak, yaşamayı başaran bu bitkiler et yeme özelliğini kalıtım yolu ile kendinden sonrakilere geçirir.


   
     Av dedik ama bu bitkiler tam olarak avcı sayılmazlar. Onların avcılığı, daha çok rastlantı sonucu veya çekici özelliklerine kapılan canlılardan faydalanma durumudur. Yakalandıktan sonra av öğütülmeye başlanır. öğütme işlemi kimyasal yönden bir hayvanınkiyle aynı gelişmeyi gösterir. Öğütme işlemine çeşitli bakteriler ve mikroorganizmalar da yardımcı olur.

       Birçok deney sonucu, et yiyen bitkilerin kapanlarındaki öğütme işleminden enzimlerin sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Enzimlerin tam olarak nereden geldikleri anlaşılamamıştır. Bazı türlerde, kapan içinde, enzim salgılayan özel bezlerin bulunduğu saptanmıştır. Başka türlerde ise aynı salgı bezlerinin bulunmamasına rağmen, steril deney koşullarında, mikroorganizma üremediği için salgılama olmamıştır. Yani, salgı hücresi olmaksızın fonksiyonlarını sürdürebilen türler vardır.

   
     İhtiyaç duyulan minerallerin başında, yeşil bitkilerin de en çok gereksinim duyduğu nitrojen gelmektedir. Bunu, fosfor ve potasyum onu izler ve asitli toprakta kalsiyum da yetersizdir.

     Bu bitkileri yapay gübrelerle besleyeren ey yiyicilik özelliklerini kullanamamalarını sağlayan bir deneyde, büyümelerinde yavaşlık, hastalığa karşı dirençsizlik ve üreme bozukluğu gösterdikleri gözlenmiştir.

       Bu bitkiler başka bitkilerin olduğu mineral yönünden zengin toprakta da yaşayamamaktadırlar. Bulundukları çevrede bu yöndeki herhangi bir değişiklikte heme yokoluyorlar.

     
     Çeşitlerine gelecek olursak. temel olarak yaprakları çok değişik, renkli süslü ve çekici bitkilerdir. Tohumlu et yiyici bitkileri aktif ve pasif olarak ikiye ayırabiliriz.



a) Aktif Kapanlılar: bu bitkilerde hızlı bir bitkisel devinim, avlanma işlemini tamamlar.

   1. Örtülen Kapaklılar:
Ortalarındaki kaburganın iki yanına eş şekilde ikiye ayrılmış yapraklılardır. İkiye açılan bu yapraklar avın üzerine kapanır.
(dionaea muscipula)
   2. Kapı Kapanlılar: Bunlar su bitkileridir. kapan kısmı şişkince, top gibi olup tepesinde açılan minik bir kapağı vardır. ağız kenarındaki kıllar su ile birlikte avı içeri alıp kapak kapanır.

   
b) Pasif Kapanlılar: Bunlarda bitkisel devinim avlanmanın bir parçası değildir.

   3. Tuzaklılar:
Silindirimsi bir gövdesi olan bu türde, av sürahi ağzı gibi olan açık kısma yaklaşır, çukuruna girer ve çıkamaz, oracıkta öğütülmeye başlanır.


(sarracenia)
----------------------------------------------------------------------------------------------------

                                    (darlingtonia)                                         


                                                                   (pitcher plants)
    
    4. Sinek Kağıdı ve Yapışkan Kapanlar:
Bunların yapraklarının dış yüzeyi yapışkandır, av buraya değince yapışır ve kaçamaz. Öğütme işlemi olurken yaprak ya katlanır ya da yavaşça sallanır.
 
                                                                           (drosera)                                                  
                                               

                                                                    (pinguicula)
   



        Bu bitkilerin yetiştiği bölgeler çoğunlukla; Doğu Kanada, Kuzeydoğu Amerika'dır. Tabii istisnalar olabilir. Aynı zamanda, insanoğlunun varlığı yüzünden bu bitkilerin gelecekleri tehlikededir.




                                                           Bilim ve Teknik - 1978 / Ocak sayısından derlemedir.