14 Nisan 2018 Cumartesi

HAYVANSAL ÜRÜNLERDE KİMYASAL KİRLENME

1975 yılına ait bir bilim teknik dergisi konusu olarak seçtim, gayet basit teknik terimsiz anlatımı ile sunmak istedim. Dikkat edilmesi gereken nokta, birazdan anlatacağım durumun teee 75 li senelerden gerçekleşmeye başlamış olması ki şu an gelinen nokta, sağlığımız, gıda sektörü, sebze meyve et kalitesi ve fiyatları bir çok açıdan bizi dehşete düşürmeye yeterli. Yine de dehşete kapılmıyoruz çünkü neden, çünkü insanız, kötü olanı, yanlış olanı, canımızı sıkanı görmemek duymamak bilmemek yokmuş gibi davranmak için programlıyız. Ben kendimce et tüketimime sınırlama getirerek tepkimi koyuyorum ama bu gezegende yaşayan tek kişi bir ben olamam.





Şu şekilde derlenmiştir:

Çağımızda hızla artan nüfusu besleyebilmek için bir yandan yeni gıda kaynakları aranırken, diğer taraftan da daha fazla verim elde edilmesi için mevcut gıda kaynakları, yeni teknolojik yöntemlerle zorlanmaktadır. Aynı şekilde, modern yetiştiricilikte de hayvansal üretimin arttırılması amacı ile çeşitli kimyasal özdeklerden (madde) yararlanılmaktadır. İşte bunlardan biri de, antibiyotiklerin tedavi özelliklerinin çok incelenmiş olmasına rağmen, hayvan besiciliğindeki etkileri yeteri kadar tartışılmamıştır. Oysa antibiyotik ilâve edilmiş yemlerin hayvancılıkta kullanılması, yetiştiricilik bakımından olduğu kadar, toplum sağlığı yönünden de bazı sorunlar ortaya koymaktadır. (bir benzeri için: DDT)

Şöyle ki:

1.Kiloda 10 ile 20 miligram kadar antibiyotik kapsayan fabrike yemlerin, hayvanların gelişmesi ve gıdadan faydalanmaları üzerine elverişli bir etki yapıp yapmadığı?
2.Eğer böyle bir etki varsa, tesir mekanizması nedir?
3.Şimdiye dek biyolojik bir garantiye dayanmaksızın, kullanılmaları çok yaygın hale gelmiş antibiyotik ilâve edilmiş yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin yenmesinin insan sağlığındaki etkileri nelerdir?

şeklinde sorular ile karşı karşıya kalıyoruz, ve soruları sırası ile inceliyoruz:



Gelişmeye Etkisi


Bazı evcil hayvanların gıdadan faydalanma kabiliyeti ve gelişmelerinin artmasına, antibiyotikli yemlerin yaptığı elverişli etki, bugün için bilinen bir gerçektir. Antibiyotikli yemler, piliçlerde gelişmeyi %10 ile 20; hindilerde ise %30 kadar yükseltmektedir. Ayrıca gıdadan faydalanma oranı da %5 ile %15 kadar artar. Şu halde, antibiyotik ilâve edilmiş yemlerin hayvan beslenmesinde kullanılması, zooteknik bakımdan elverişlidir. Bu sayede hayvanlardan daha fazla verim almak mümkün olmaktadır.





Nasıl Etki Eder

Antibiyotiklerin beslenme üzerindeki etkime tarzları çok tartışmalı olup; bu konuda bir çok varsayımlar ileri sürülmüştür. En önemlilerinden biri şudur: Antibiyotiklerin etkisine uğrayan organizmalarda metabolizma çok hızlanır. Bu etki, ya doğrudan doğruya hücre yüzeyinde; ya da vasıtalı olarak, hücre zarının geçirgenliğinin artması sonucu, hücreye fazla gıda girmesinden ileri gelir. Aynı biyolojik olay, antibiyotiklerin saldırısına tutulan mikroplarda da görülür. Antibiyotik etkisi altında mikroplar önce dev gibi büyürler, sonra da ölürler. Yani hücre çok iyi yaşamış olarak, çok çabuk ölür. (hızlı yaşa genç öl felsefesi buradan türemiş olabilir) Bu nedenle antibiyotikler canlılık olaylarını tespit ederek semirmeye sebep olduklarından, ihtiyarlık faktörü olarak kabul edilebilirler. Gerçekten yemlerine antibiyotik ilâve edilen hayvanların, fizyolojik bakımdan daha fazla yaşlandıkları bilimsel yöntemlerle saptanmıştır. Ve antibiyotikler bir gelişme faktörü olmaktan ziyade, bir semirme faktörü gibi etkimektedirler.




Antibiyotik Kalıntısı


Antibiyotik kalıntısı ile bulaşan hayvansal ürünler bakımından, ilk akla gelecek ihtimal, bu şekilde kirlenmiş ürünlerin beslenme değerinde, kalitesinde ve yenmesinde bir sakınca olup olmayacağıdır.

Antibiyotikli yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen etlerin her gramında 1,25 mikrogram kadar antibiyotik tespit edilmiştir. Antibiyotikli yemlerle beslenen hayvanların etleri daha fazla yağlıdır. Etin renk ve görünüşü daha güzelse de, lezzet bakımından bir fark yoktur.

Aynı şekilde, antibiyotikli yemlerle beslenen tavuklardan alınan yumurtalarda da antibiyotik kalıntılarına rastlanmıştır. (her sabah yiyoruz bir tane haydi bakalım) Antibiyotik kalıntıları yumurtaların bozulmasını geciktirmekle beraber; insan sağlığı yönünden bazı sakıncalar ortaya çıkarması muhtemeldir.




Sakıncaları

Antibiyotik kalıntıları ile bulaşan hayvansal ürünlerin, ortaya çıkardığı en önemli sakınca, hastalık yapıcı, fakat antibiyotiklere dayanıklı mikrop türlerinin belirmesidir. Bazı mikroplar, antibiyotiklere o kadar dayanıklı hale gelmiştir ki, birçok hastalık olaylarında antibiyotikler etkisiz kalmaktadırlar...



Yemlere katılan antibiyotikler de, kalıntıları ile bulaşık gıdalarla beslenenlerde, kalsiyum metabolizmasının bozulmasına sebep olmaktadır. Özellikle küçük çocuklarda bu gibi hallerde kemik ve diş bozuklukları görülür. Bazı hassas organizmalı fertlerde ise antibiyotik kalıntıları etkisiyle vücutlarında alerjik olaylar belirir. (kış ayları hepimizi kırıp döken o virüsler her sene nasıl bu kadar güçleniyorlar sandın cicim)

Antibiyotikler sadece hayvan yemlerine karıştırılması ile değil, tarımda bazı bitki zararlılarının imhasında veya sebze, meyve, balık, et ve yumurtaların muhafazası amacı ile kullanılmaları da aynı şekilde, toplum sağlığı bakımından sakıncalar ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, gerek tarım, gerekse hayvancılıkta, daha fazla verim almak için kullanılan yığın yığın kimyasal madde; bitki, hayvan ve insan arası ilişkiler bakımında dikkatle incelenerek; faydalı veya zararlı sonuçları tespit edilmeli, böylece gereken tedbirler alınmalıdır. (nerdee vatandaş bunu yapan adam nerdeee)

Bu kadar şirin değiller elbette!

Tedbirler

Şüphesiz her gün, bir gün evvelkine göre, daha fazla gıdaya ihtiyacımız olduğu teknoloji çağında, doğal kaynakların verimini arttırıcı araç ve yöntemlerden vazgeçmek düşünülemez. Ancak, alınabilecek bilimsel tedbirlerle bu gibi uygulamaların zararlı özellikleri arıtılabilir. Örneğin antibiyotikler söz konusu olduğunda, yalnız hayvanların gelişmesi ve verimlerini artırmak amacı ile hazırlanmış antibiyotiklerin yemlere katılması; insanlarda hastalıkların tedavisi için kullanılan antibiyotiklerin ise, hastalıklara dayanıklı mikrop türleri yaratmamak için yemlere ilâve edilmesi önlenmelidir. (bu cümle lüzumsuz uzun yazılmış, o kısmı anladık diye düşünüyorum. rica ediyoruz yemlere antibiyotik katıp koltuk takımımızı ağlatmayın)



Keza,antibiyotikler bilimsel yöntemlerle tespit edilen sınırların altında yemlere ilâve edildiklerinde, hayvansal ürünlerde kalıntı bırakmazlar. Şu halde yönetmeliklerle tespit edilebilecek bu gibi sınırlamalar da, bazı sakıncaları ortadan kaldırmaya yeterli olabilir. (ki tespit edilemese sağlıklı dense dahi bir miktar antibiyotik barındırabileceği ihtimali var, bir dönem yumurtalarda small medium large boyutlaması yapılmıştı acaba az antibiyotik çok antibiyotik normal antibiyotik şeklinde mi beslendi bu hayvancağızlar)

Antibiyotiklerin hayvan hastalıklarının tedavisinde kullanılmalarına gelince, bu husus toplum sağlığı bakımından bir sakınca teşkil etmez. Sonuçta hastalığı iyileşene kadar kullanacak sonra bırakacak. Zira, antibiyotik ile sağıtılmış eti yenen bir hayvanda, kesimden 48 saat evvel tedavinin durdurulması, ette antibiyotiklere ait bütün izleri silmeye kâfi gelmektedir.




Acaba köpek maması ile beslenen hayvanların normal yemeklerle beslenen hayvanlara göre daha fazla hastalanıp daha çabuk ölüyor olmasının sebeplerinden biri de bu olabilir mi?


Sorunsallar bitmiyor.



Bilim ve Teknik 1975 Ocak Sayısına ait "kimyasal kirlenme hayvansal ürünleri de etkiliyor" isimli konusundan derlemedir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder